Önsöz

Kadim bilgelikte ve Uzak doğu ile Yunan felsefelerinde yeniden doğuşu, ruhun sonsuz varoluşunu, özgürlüğü, zarafetini, masumiyeti ve saflığı simgeleyen kelebek; matematikçi meteorolog Edward N. Lorenz’ in 1963’ de bir deney sırasında yaptığı ufak bir rakam hatası nedeniyle elde ettiği sonuç bulgularda çok büyük değişimler olduğunu fark etmesiyle “Kelebek Etkisi” olarak ödül alan yeni adıyla kabul görmüş bir teoreme dönüşmüştür.

“Bir olayın başlangıç aşamasındaki küçük bir değişimin; beklenmedik, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabileceği”; küçük, minik dokunuşların büyük, yadsınamaz, tahmin ve inkâr edilemez etkileri olabileceği bir gerçektir. Bunu yan yana dizilmiş domino taşları olarak düşünürsek, kelebek etkisi birinci taşa dokunulmasıdır ya da çığ olayını başlatan ilk kartopudur. Afrika’da kanat çırpan bir kelebeğin yarattığı rüzgârın, Amerika’da fırtınaya sebep olabileceği ihtimali; geçmişin çok uzak gibi görünen bugünü, bugünün ise geleceği bambaşka bir biçimde şekillendirebilme gücü ile aynı dokunuştur.

Geriye dönüp baktığımızda küçücük bir kararın, ufacık bir adımın, sarf edilmiş bir kelimenin ve hatta bizde saklı bir düşüncenin yaşamlarımıza tahmin dahi edilemez etkisi; yarınlarımız için de geçerlidir. Her şey aslında muhteşem bir neden sonuç ilişkisiyle birbirine bağlıdır ve sadece biraz inanç, cesaret ve sorumluluk bilinciyle henüz gerçekleşmemiş her şey yeniden şekillendirilebilir. Avrupa tarihinin bilinen en büyük katliamlarından olan Srebrenica’da binlerce masum kalp belki de bu yüzden geçmişin acısını ve geleceğin umudunu mavi kelebeklere dönüşerek sembolize etmişlerdir. Ve unutulmamalıdır ki bir kelebeğin kanat çırpışı kadardır hayat.. Ve “bir umut’tur yaşamak”.