Araştırmalar mükemmeliyetçiliğin dışsal faktörlerden çok içsel faktörlere dayalı olarak ortaya çıktığı ve bu durumun cinsiyet ya da yaş gibi belirleyici niteliklerden bağımsız olduğu ve artan yönde bir mükemmeliyetçilik seviyesinin azalan yönde bir yaşam memnuniyetine neden olduğu sonucuna ulaşmaktadırlar. Araştırmaların büyük çoğunluğunun sonuç bulguları birbirlerini desteklemekte, güçlendirmekte ve birbirleriyle örtüşmektedirler çünkü ileri derecede mükemmeliyetçiliğin yaşam sevinci, kendilik sevgisi ve duygusal yakınlıklara dair memnuniyet üzerindeki negatif etkisi inkâr edilemez bir gerçektir.
Mükemmeliyetçiliği farklı biyolojik, bilişsel ve psikolojik öznelliklere sahip olmaları nedeniyle kadınlar ve erkekler üzerinden cinsiyet bağlamında da ele almak gerekmektedir. Modern ekonominin başlangıç noktasının "insanın mutluluğunu arttırmak" referans noktası olduğunu tekrar hatırladığımızda, şu anda bulunduğumuz noktada bu hipotezin aksini destekleyen bir dünya dengesi gözlemlenmektedir
Süregelen zaman aşımı boyunca değişen dünya düzeni, artan gelir seviyesi ve çoğalan maddi varlıkların niceliksel oranı ile insanoğlunun mutluluk seviyesini karşılaştırdığımızda, ve mutluluk, kişisel iyi oluş (esenlik), yaşam memnuniyeti kavramlarını cinsiyetler, nesiller, yaşam evreleri kavramlarını göz önünde bulundurduğumuzda, araştırmaların sonuçları; kadınların hayata mutlu bir hissiyatla başladıkları ancak yaşamlarını daha mutsuz bir hissiyatla bitirdikleri şeklinde vurgulanmaktadır.
Copyright Ebru ER