Duygusal seçimlerimize ve tepkilerimize tesiri psikoloji bilimi açısından koşulsuz kabul edilen bu öncül kurama kısa bir bakış. (Bebekliğimizdeki bağlanma şeklinin duygusal yakınlıklarımıza yansıması).
Aile çok sayıda farklı alt sistemin birbirleriyle etkileşimleri sonucu ve statik değil dinamik bir yapısallık gösteren, bireyin biyopsikososyal gelişimini bebeklik ve çocukluk gibi yaşamının en kritik dönemlerinde etkileme gücüne sahip kurumdur.
Ebeveynlerin birbirleriyle ilişkisi, ebeveynlerin sosyal yeterlilikleri, anne ve çocuğun bağlanma şekli, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları gibi “aile içi faktörler” ve ailenin sosyoekonomik seviyesi, yaşanılan kültürün değerleri “aile dışı faktörler”; bireyin biyopsikososyal (biyoloji+psikolojik+sosyal) özelliklerini çoğunlukla belirleyen çok kritik unsurlardır.
Bu kavramların bireyin yetişkinlikteki sosyal, duygusal, bilişsel uyumu üzerindeki hayati değeri asla göz ardı edilemez. Bu nedenledir ki kendimizle ya da danışanlarımızla ilgili aradığımız olumsuz ya da olumlu o bilgi, eğer yaşam süreci boyunca yaşanan travmatik bir olay yoksa büyük ihtimalle ya bebeklik ya da çocukluk dönemimizdedir.
John Bowlby ve Bağlanma Kuramı
Bowlby’ ye (1969) göre çocuğun ilk çocukluk döneminde bakıcısı ya da annesi ile olan ilişkisi yetişkinlik dönemindeki kişisel, sosyal, duygusal ve bilişsel anlamdaki ilişkilerine şekil verir. Bebeklikte anneye ya da ilgili bakıcı kişiye dair duyulan güven ve yakınlık hissi, annenin ya da bakıcının bebeğe duyarlılığı olmak üzere üç yan başlığı olan bu teorinin detaylarını bir sonraki yazımızda paylaşıyor olacağım.
Copyright Ebru ER