“Bir durumdan farklı bir duruma geçiş ve “tüm dış ve iç faktörlerin etkisi ile her hangi bir sistemin, bir süreç veya ortamın belirli koşullar altında bir durumdan başka bir duruma dönüşmesi” şeklinde tanımladığımız ve temeli içsel ve etkin bir motivasyon, yeniden yapılanma ve eyleme geçmeye dayanan değişim olgusu: yaşamın doğadaki tüm unsurları ve bütün canlıları içinde barındıran geniş kapsamı ile; yine derslerimizde bahsettiğimiz ölüm kadar kaçınılmaz bir gerçeğidir; çünkü insan doğar, yaşar (gelişir, değişir, dönüşür) ve ölür. Özellikle tüm dünyada olduğu gibi toplumumuzda yaşanan ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel faktörler bireyleri olan bizleri de bu değişime zorunlu olarak yönlendirmektedir.
Daha anne karnına bir hücre olarak yerleştiğimiz andan itibaren ve çok yoğun bir şekilde başlayan değişim olgusu ,(insan var oluşunun en büyük değişimini anne karnında yaşar), bir doğa kanunu, kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek ve hayatta kalmanın gizli sırlarından biri olmasının yanı sıra; planlı, kapsamlı ve zamana yayılmış haliyle yaşadığımız dünyada, toplumda ve zamanda gerek zorluklarla mücadele etmek; gerek var oluşumuzu hayallerimizdeki gibi daha köklü ve güçlü gerçekleştirebilmemizi sağlayacak o şansı değerlendirebilmek; gerekse yeri geldiğinde yaşama sevincimizi, umudunuzu inancımızı kaybetmemek (psikolojik anlamda da hayatta, ayakta kalabilmek) adına uymamız gereken yazıya dökülmemiş var oluş kanunlarının bir parçasıdır.
Copyright Ebru ER