Geçen haftaki yazımızda, gözlemin deneyin sonucunu değiştiğini; bilimsel nedenleriyle ele almıştık. Bu kanıtlanmış fikirlere göre bizler, karşı karşıya kaldığımız her olguyu, olayı, insanı, nesneyi gerek genetik olarak atalarımızdan bizleree miras olarak aktarılan; gerek ise bütün yaşantımız süresince deneyimleyerek öğrendiğimiz bilgilerin, duyguların, düşüncelerin, tutumların ışığında algılarız ve anlamlandırırız. Kitabımda da yer verdiğim "İnanılan doğru aslında bir yalan" cümlesi, eğer nesnelere karşı hissettiğimiz duygusal ve dolayısıyla bilişsel (zihinsel) bağlarımızı koparabilseydik, karşılaşacağımız gerçekliğin çok farklı olacağını anlatan; çok yalın ve aynı zamanda çok kapsamlı bir özet anlatımdır. Çünkü bir nesneye, insana, canlıya bakmak onu değiştirir ve bir gözlemcisi var olduğu için; süreçle ve akışla ilgili bazı şeyler, olması gerekenden az ya da çok daha farklı olur.
Bu haftanın kısa yazısını tanımlarken; çok bilindik ve şaşırtıcı bir örnekten son olarak bahsetmek istiyorum. Bilimsel olarak da kanıtlanan, enerjinin korunumu, etki-tepki prensibi, çekim yasası gibi gerçek ve ispat edilmiş fizik ve doğa kanunlarına dayanan "nazar" kavramı da; bir gözlemcisi var olduğu için bazı şeylerin olması gerekenden daha farklı olduğu prensibini bünyesinde içermektedir. Ayrıca mavi ışığın, negatif enerjiyi absorbe ettiği; farklı kelimelerle soğurduğu doğru bir bilgidir. Kısacası nazar ve mavi renkli nazar boncukları, aslında birer hurafe değil; bilimsel dayanağı olan ve evrenin yasalarına dair olan oluşumlardır. Ve gelecek hafta görüşmek üzere :)
Copyright Ebru ER