Aile Kavramı ve Sosyal Öğrenme Kuramı

 Biyopsikososyal (biyolojik+psikolojik+sosyal) unsurların bir bütünü olan insanın, var oluşunu devam ettirebilmek için doğduğu andan itibaren bulunduğu çok bileşenli bir yapısı olan çevre ile denge (homeostasis) ve uyum içinde olmaya çabalayan ve onunla karşılıklı ve çift yönlü etkileşim içinde olan bir varlık olduğu unutulmamalıdır.

Öz yeterlilik kavramı ile birebir ilişkili olan benlik saygısının; ebeveynin esenlik hali (iyi oluş hali), çocuğa dair tutumları, çocuğa yönelik algıları, çocuğu disiplinine etmek yöntemleri ve bağlanma stilleri kısacası çocukların “sosyal duygusal uyumunu” üzerindeki etkileri son derece önemlidir.

İlk kez Albert Bandura tarafından “Sosyal Bilişsel Kuram” dahilinde kullanılan bu terim, kişinin kendi bireysel davranışlarını düzenleyebilme ve kontrol edebilme yetisine, farkındalığına ve iradesine sahip olma gücü ve inancı olarak ifade edilmektedir ve bu süreçleri harekete geçirebilmek için gerekli olan bilişsel, motivasyonel ve çevresel kaynakları yordayabilme, kullanabilme ve yönetebilme kapasitesi olarak tanımlanabilmektedir.

Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı yaşamın yapı taşlarından birisidir. İnsanların söylenenleri değil gördüklerini modellediklerini, taklit ettiklerini, kısacası öğrendiklerini savunan kuram. Tüm yaşamımıza biz farkında olsak da (bilinç), olmasak da (bilinçaltı) yoluyla en çok etki eden bebeklik ve çocukluk dönemlerinde de annemiz, babamız, kardeşlerimiz ve akrabalarımız, öğretmenlerimiz, tanıdıklarımız, arkadaşlarımız başta olmak üzere sosyal iletişimde olduğumuz ve hatta gözlemlemek suretiyle olmadığımız insanların ya da onlara has davranışlarının modellememiz yoluyla şekil verdiğini savunan ve kanun niteliğindeki ve ilerleyen yazılarda daha da detaylandıracağımız kuram.



iletişim: 0534 988 34 63  /   e-mail: psk.ebruer@gmail.com  /  Adres: Eğitim mahallesi, Ahsen Çıkmazı sokak, Sadıkoğlu İş Merkezi 1 Kat:2 No:49 Kadıköy / İstanbul (Söğütlüçeşme marmaray istasyonu karşısı)

Copyright Ebru ER